Bana aşık ol
Sen bu dünyadaki en dengesiz insansın.
Tam 1 saat önce beni öpüyordun. Tam 1 saat önce benle konuşuyordun.
Gitmememi istiyordun. İğrenç bir insansın. Evet. Bildiğin iğrençsin.
Senden nefret ediyorum. Ama seni hala seviyorum. Hala mesaj atabilirsin.
Hala beni yanına çağırabilirsin. Mesajına hemen cevap vereceğimi ya da
belki yanına koşa koşa geleceğimi bildiğinden, ne mesaj atıyorsun ne de yanına çağırıyorsun artık.
Belki güvenmem gereken son kişisin. Belki sesini duymam gereken son
kişisin. Ama hala tam bir salak gibi en çok sana güveniyor, tam bir
aptal gibi en çok senin sesine muhtaç kalıyorum.
Bana yine
“nerdesin sen”, “kimlesin!” deyip kızmanı istiyorum. Ağzıma sıçmanı
istiyorum. Yine senin dediklerini yapmayıp senden özür dilemek
istiyorum. Senin affını istiyorum bazen. Çünkü ben senin “tamam
affediyorum ama bir daha yapmak yok” demene bile aşığım. Kurduğun her
cümleye, gözlerinin her hareketine, sıktığın her parfüme. Bilmiyorsun
ki. Sıktığın her parfümü başkasının üzerinde kokladığımda gözlerimin
dolduğunu bilmiyorsun. Sen seni çok sevdiğimi, çok özlediğimi, senin her
hareketini adım gibi aklımda tuttuğumu bilmiyorsun mesela.
Kendimi en çok; “eve gitsene artık”, “ilaçlarını aldın mı”, “nolur
üstüne bişey giymeden çıkma” diyen biri olmadığında yalnız hissediyorum.
Yine ailemin izin verdiği şeylere sen izin vermeyince senin dediğini
yapmak istiyorum. Sanırım artık özgürüm. Aslında özgür olmak
istememiştim ki. Senin olmak istemiştim, gözüm kapalıyken senin olmak.
Özleyeceğim çok şey olduğuna adım gibi eminim. Mesela elimle oynamanı,
parmaklarım hakkında konuşmanı çok özleyeceğim. Anlattığın o izlediğin
filmlerdeki kahramanları bile özleyeceğim. Telefonumu vermeyince
sinirlenmeni de.
Keşke “bana aşık ol” diyebilseydim. Beni çok
sev diyebilseydim. Belki bir dilek hakkım olsaydı bana aşık olmanı
dilerdim. Ya da sadece, benim seni ne kadar çok sevdiğimi anlamanı.
Ne bir dilek hakkım, ne de bir mucizem, ne de bir son şansım var.
O kadar şeyden sonra “sen” ya da “ben” yine aynı olabiliriz. Öpüşebiliriz, sarılabiliriz, sevişebiliriz.
Ama bu, “biz”i kaybettikten sonra hiçbir şeye yaramaz.
Keşke bana aşık ol demeseydin.
Keşke yıldızlara bakarak dilek dilemeseydin ve dileğin gerçek olmasaydı.
Sanırım bu yüzden; seni değil en çok “bizi” özlüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder