Adını tam olarak koyamadığım bir noktadayım.
Ayrılık, bitiş, son, kapanış.. İnan, bilmiyorum. “Bitti”, “ayrıldık”
kelimelerini ikimize yakıştıramıyorum. Söyleyemiyorum. Belki de söylemek
istemediğimdendir. Bu bahsettiğim öyle bir nokta ki boşluk desen boşluk
değil, kalp kırgınlığı desen o da değil. Sanırım “bittiğini
kabullenememek”. Heh evet, anladım şimdi; bittiğini kabullenememek. Bu
cümle çok oturdu. Hani nasıl
hissettiğimi merak ediyorsan bahsedeyim; sanki sen tamamen ölmüşsün
gibi. Sanki hiçbir dua seni getirmeyecekmiş gibi. Sanki bir daha hiç
yanına gelmeyecekmişim gibi. Sanki bir daha hiç sana dokunamayacakmışım
gibi. Sanki bir daha hiçbir sorunumu, derdimi, mutluluğumu senle
paylaşamayacakmışım gibi. En sevdiğim oyuncağım gibi.. Başkalarıyla
paylaşmayı göze alamadığım oyuncağım gibi.
İnsanların neler
düşündüğünü merak ederdinya bazen, söyleyeyim; “geçecek”, “ondan başkası
mı yok”, “daha iyileri var”, “iyi oldu seni haketmiyordu zaten”, “bunun
için mi ayrıldı?”, “seni sevmiyordu bence” gibi şeyler. Sonuncusu çok
parçalara ayırmıştı beni. Dağılmıştım anlayacağın. Son cümleden sonra
söyleyenin yüzüne de bakamadım, bundan sonra sana da bakamam sanırım. “O
mu anlayacak bizi, onlar bilmiyorki” diyeceksin, konuşacaksın, beni
kandıracaksın belki. Eğer kendi kararlarınla yaşasaydın, dediklerine
inanırdım. Ama hiçbir zaman kalbinin derinlerine inip bizi
hissetmemiştinki, nerden bileceksin? Bilemezsin.
“Seni daha fazla üzmek istemiyorum”
Vay be. Yazılması ne kadar kolay, dile getirmesi ne kadar basit. Nasıl
olsa biraz zaman geçer, sen üzülürsün birazcık. Bir ay, bilemediğin iki
haftaya da acını iyileştirmeye çalışan bir orospu çocuğu gelir ve seni
sevdiğini söyler. Sen de inanırsın. Benim belki milyonlarca kez kurduğum
cümleye inanmayıp, başkasının tek diyişinde ona inanmak istersin. Adını
aşk koyarsın sonra da.
“Bensiz daha mutlu olacaksın”
Klasik cümlen. Çok iyi biliyorsun zaten sensiz nasıl günler geçirdiğimi.
Bu yazıyı yazarken neler hissettiğimi o kadar iyi biliyorsun ki, bu
yüzden gidiyorsun. Haklısın. Gittin ve emin ol, çok mutluyum, evet.
Yazınca rahatlamaya çalışırım sanmıştım. Ama bu senle ilgili son yazım,
son sözlerim sanırım. İnsan bir zaman sonra ne kadar konuşursa
konuşsun, ne kadar yazarsa yazsın, ne kadar sarılırsa sarılsın, eskisi
gibi hissetmiyor.
Kendini kutlamalısın. Senden nefret etmeye başlıyorum.
Ayrılık, bitiş, son, kapanış demiştimya, bu da son perdeydi işte.
Kendini alkışlayabilirsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder