14 Eylül 2012 Cuma
canım benim,
az önce uyandım, saat gecenin bir yarısı, üç buçuk suları. genelde hep böyle olur, gecenin bir yarısı uyanılıp bol bol acı zıkkımlanılır, böyle tuhaftır klasik aşıklar. sırf kaideye uymak için 11 saat önceden bir uyku hapı alıp zıbardım. neyse dediğim gibi az önce uyandım, ketila su koydum, mutfakta çaydanlıkta var ama onun yerini tutmaz, bilerek böyle yaptım, çünkü seninde yerini hiçbir şey doldurmuyor. böyle de dengesiz oldum işte... neyse bir acı kahve koydum, kendime gelmek adına. ayık kafayla bazı saçmalıklarımın önüne geçerim diyerekten, ama sanırım arkasına geçtim bu sefer de elimde olmadan. almış başını gidiyor saçmalıklarım, mesela şu an hayatımda olmaman, damlaya damlaya göl olur atasözüne sırtını dayamış resmen okyanus olmakta, bende adeta şaşkınlıkla izleyip bütün bunları g.t olmaktayım. sayende, sağ ol, eksik ol..
(ma)...
ne diyecektim ben sana sahi, neden başladım bu yazıya henüz bilmiyorum. dur elbet bir sebep uydurur
az önce uyandım, saat gecenin bir yarısı, üç buçuk suları. genelde hep böyle olur, gecenin bir yarısı uyanılıp bol bol acı zıkkımlanılır, böyle tuhaftır klasik aşıklar. sırf kaideye uymak için 11 saat önceden bir uyku hapı alıp zıbardım. neyse dediğim gibi az önce uyandım, ketila su koydum, mutfakta çaydanlıkta var ama onun yerini tutmaz, bilerek böyle yaptım, çünkü seninde yerini hiçbir şey doldurmuyor. böyle de dengesiz oldum işte... neyse bir acı kahve koydum, kendime gelmek adına. ayık kafayla bazı saçmalıklarımın önüne geçerim diyerekten, ama sanırım arkasına geçtim bu sefer de elimde olmadan. almış başını gidiyor saçmalıklarım, mesela şu an hayatımda olmaman, damlaya damlaya göl olur atasözüne sırtını dayamış resmen okyanus olmakta, bende adeta şaşkınlıkla izleyip bütün bunları g.t olmaktayım. sayende, sağ ol, eksik ol..
(ma)...
ne diyecektim ben sana sahi, neden başladım bu yazıya henüz bilmiyorum. dur elbet bir sebep uydurur
um.
şimdi hiçbir gerekçem yok, kahvem masada duruyor, sonra güzelce yudumlarım acı kahvemi,
adamın ruhuna tecavüz eden şarkılardan da bir tane açarım... ne çalsam
acaba? o kadar düşünmeye gerek yok, sezen aksu'dan "ben sende tutuklu
kaldım"...
fark ettim de ne saçma bir şarkı bu, ben sende tutuklu kalmadım ki.. sen bende tutuklu kaldın! şurada, tam da lanet olası göğüs kafesimin içinde bir yerde tutuyorum seni ve hep bende kalıyorsun. ben sende tutuklu kalsam, yerimin yüreğin olması gerekmez miydi? ben sende hiç kalmadım ki...
neyse, şarkı mevzusu adamı bozar, yalnızken her ruh haline sokar.. çocuksu yapar, fahişemsi yapar, kimi zaman cesaretli, kimi zaman da korkağın teki... terk edilmiş bir adam için şarkılar birer cinayet aleti! anlıyor musun? sanmam... anla
(ma)...
boş ver,
gelelim başka bir mevzuya, senden bahsetmeli biraz. nerdesin? kiminlesin? değişti mi sesin? değdi mi başka ellere ellerin?... ama cevap veremezsin ki, yoksun. ister istemez düşünüyor insan bunları, ama inan bilmekte istemem, "ikimiz içinde böylesi iyi" dediğin o iyi halinle kal öylece, en kötü sahnesi bu olsun hikayemizin...
kahveden tek bir yudum bile almadım, sigaradan da. bunları yazarken ihmal ettim onları. aslında iyi oldu, belki uykum kaçmaz, yine uyurum, unuturum bunları bir nebze. olmadı bir uyku hapıyla daha devre dışı bırakırız zihni, zor değil. neyse bunları yazmaktaki tek gerekçem, seni çok sevmem, unutamamam ve dayanamayacak kadar çok özlemem...
canım benim,
uyumadığım saatleri saymazsak, seni hiç düşünmüyorum...
lütfen başını yastığa koyarken, benim yerime kendine "iyi geceler" de, bunu fısıldayarak söyle, sonra içinden "seni seviyorum" de sessizce. tıpkı benim gibi...
ve benim için de sonsuz bir uyku dile...
çünkü,
olmuyor.
fark ettim de ne saçma bir şarkı bu, ben sende tutuklu kalmadım ki.. sen bende tutuklu kaldın! şurada, tam da lanet olası göğüs kafesimin içinde bir yerde tutuyorum seni ve hep bende kalıyorsun. ben sende tutuklu kalsam, yerimin yüreğin olması gerekmez miydi? ben sende hiç kalmadım ki...
neyse, şarkı mevzusu adamı bozar, yalnızken her ruh haline sokar.. çocuksu yapar, fahişemsi yapar, kimi zaman cesaretli, kimi zaman da korkağın teki... terk edilmiş bir adam için şarkılar birer cinayet aleti! anlıyor musun? sanmam... anla
(ma)...
boş ver,
gelelim başka bir mevzuya, senden bahsetmeli biraz. nerdesin? kiminlesin? değişti mi sesin? değdi mi başka ellere ellerin?... ama cevap veremezsin ki, yoksun. ister istemez düşünüyor insan bunları, ama inan bilmekte istemem, "ikimiz içinde böylesi iyi" dediğin o iyi halinle kal öylece, en kötü sahnesi bu olsun hikayemizin...
kahveden tek bir yudum bile almadım, sigaradan da. bunları yazarken ihmal ettim onları. aslında iyi oldu, belki uykum kaçmaz, yine uyurum, unuturum bunları bir nebze. olmadı bir uyku hapıyla daha devre dışı bırakırız zihni, zor değil. neyse bunları yazmaktaki tek gerekçem, seni çok sevmem, unutamamam ve dayanamayacak kadar çok özlemem...
canım benim,
uyumadığım saatleri saymazsak, seni hiç düşünmüyorum...
lütfen başını yastığa koyarken, benim yerime kendine "iyi geceler" de, bunu fısıldayarak söyle, sonra içinden "seni seviyorum" de sessizce. tıpkı benim gibi...
ve benim için de sonsuz bir uyku dile...
çünkü,
olmuyor.
13 Eylül 2012 Perşembe
Daha
önce hiç böyle hissetmedim. Yemin ederim. Gözlerim sana bakarken
kocaman oluyor,seni dünyadaki her şeyden daha iyi görüyorum.Aklıma
geliyorsun, gelirken yanında renkleri de getiriyorsun. Mavi oluyor ağzım
burnum, saçlarım burnum dişlerim annem babam televizyon buralar hep
mavi oluyor. Bir kafe'ye girip sonsuza dek oturmak istiyorum seninle
Rize'deki bütün çay tarlalarını seninle içmek, otobüste ayakta kalmak
kışın ayakkabılarımın su geçirmesini istiyorum. Beni öperken üzerime su
sıçrat, beni severken etimi kanat kaburga kemiklerimi kır çok sıkı sar
kimse çözemesin. İnan ayaklarım seninle yürürken şarkı söylüyor siyah siyah gülüyorum, anlıyor musun? Anlamıyorsun nasıl anlayacaksın,
telefonu aç ben arayınca ilkinde aç iki kere çalmasın efendim demeni
bekliyorum yıllardır.Ben hep yanlış kişileri uzun uzun çaldırmışım ben
demek ki yanlış sütyen kopçalarını çözmüşüm, nasıl sevdiğimin farkında
değilim seni. Sen gül ben espri olmaya razıyım, sen konuş
ben mevzu olurum. Sen sev ben yavru kedi olurum. Bir acayip
hissediyorum kemiklerim bateri sopası gibi birbirine vuruyor sen beni
sevince gemileri bana bağlıyorlar bu iç savaşların sorumlusu benim,
taliban benim kuzey ırak benim, bana operasyon düzenle sevil, tarafımca
sevilerek terörize et kendini.Bir tuhafım kendimde değilim konuyu
açarsak sendeyim, gelirken ekmek al vodka al şarap al içelim, içip
vücudumuzdaki su tükenene kadar sevişelim.Sabah alarmı siktir edelim
kahvaltı demleyelim salonu yiyelim mühim değil. Ben seni olağan üstü
seviyorum sağlıklı cümleler bekleme benden aşk saçmalamaktır sevgilim
lütfen sende saçmala.Saçma sapan işler yapalım.Ne söylediğimi bilmiyorum
ne bok yediğimi bilmiyorum. çayım soğudu dur.
Gelicem..
12 Eylül 2012 Çarşamba
"Neden
bilmiyorum, bir yerlerde konuşabilirdik ama o bana bunu yazarak
söylemeyi tercih etti. Telefonu elime aldığımda ve oradaki "bitti"
yazısını gördüğümde düşündüğüm ilk şey neden bittiği değil, neden bu
şekilde aptal bir mesajla bitirdiğiydi. Anlamsız ve boş bir kaç
dakikalık düşünmeden sonra ona cevap yazdım. Sende bitti sevgilim, ben
de aşk zaten var, Acı yeni başlıyor..
9 Eylül 2012 Pazar
Bir kadın,
Bana yaptıklarının karşılığını mutlaka ödemeli! Gözyaşlarım bir hiç için dökülmedi. Yağmurun bile karşılığı varken, altında sırılsıklam ıslanıyorken, benim burada birilerinin desteğiyle ayakta durmama sebep uzaklığın sahibi, farkına varmalı bu acizliğimin! Özenle yaptığım makyajımı bozan, aradığı saatten beri zapt etmek için mücadele verdiğim kalbimi delik deşik edip, pat diye susan, bunun ona geri dönüşünün olduğunu bilmeli!
Bir adam,
Biliyorlardı,
Başından beri biliyorlardı...
Kimseye acı ya da mutluluk vaad etmedim!
Sesimle övdüm suratlarını.
Varlığıma merhaba diyen o gücü,
Yok sayılamayacak hayatlarının orta yerine oturttukları beni
Hiç kimselerin göremediği kuytularına karşı bağırdığım övgülerimle büyüttüklerini bilmeliydiler...
Ben yarattım sevgiyi!
Hepsi benim, sadece benim adımlarım var...
Onlar olmamak için onlarca kez yemin etmiş olanlardı!
Tutamadılar sözlerini.
Ben değilim makyajının akmasına sebep,
Sensin,
O,
...
3. kişi
Burada oturmuş bok yiyorum. Tadı inanın bana şu aciz hislerinizin ağzımın içinde yarattığı iğrenç kokudan daha kötü değil. Sizi dinlemek ne kadar da tanıdık. Bunları duyduğumda bir kez daha anlıyorum bu dünyada ne kadar az çeşit olduğumuzu. Bir kader varsa eğer, bu yalnızca aşkın, sevginin kaderi olmalıdır. Yoksa bu kadar benzerlik ahmaklıktan öte olamaz! Size diyorum kadın ve erkek, amacınız sadece birbirinizin üzerine çıkıp, zevk naraları atmak! Topu topu beşer dakikalık anlarsınız. Kim haklı? İkiniz de aynısınız, ikinizde ne istediğinizi anlamaya çalışıyorsunuz hâlâ. Seviyor ya da sevmiyor olduğunuzun farkında dahi değilsiniz. Ki bu önemli de değil. Sabah olduğunda salyalarınızın yastıktaki ıslaklığının kuruması kadar zamanlı bu gidişler, vazgeçişler! Gidip gelip aynı haltı yapmak, (bu bir halttır, yoksa pişman olunmazdı) asıl istediğiniz bu. Eğer olmasaydı bu can yanmaları, olmazdı anılar...
Hiç,
Köleliğinize saygı duymuyorum.
Hangi hayvanın kırması duygularınız bunlar, hayret!
Tek bir yol vardı en başta,
Ve siz saptınız...
Herkes saptı!
Bir gerçek varsa eğer,
O da
Şu sapkın sapıklığınızdır!
Bana yaptıklarının karşılığını mutlaka ödemeli! Gözyaşlarım bir hiç için dökülmedi. Yağmurun bile karşılığı varken, altında sırılsıklam ıslanıyorken, benim burada birilerinin desteğiyle ayakta durmama sebep uzaklığın sahibi, farkına varmalı bu acizliğimin! Özenle yaptığım makyajımı bozan, aradığı saatten beri zapt etmek için mücadele verdiğim kalbimi delik deşik edip, pat diye susan, bunun ona geri dönüşünün olduğunu bilmeli!
Bir adam,
Biliyorlardı,
Başından beri biliyorlardı...
Kimseye acı ya da mutluluk vaad etmedim!
Sesimle övdüm suratlarını.
Varlığıma merhaba diyen o gücü,
Yok sayılamayacak hayatlarının orta yerine oturttukları beni
Hiç kimselerin göremediği kuytularına karşı bağırdığım övgülerimle büyüttüklerini bilmeliydiler...
Ben yarattım sevgiyi!
Hepsi benim, sadece benim adımlarım var...
Onlar olmamak için onlarca kez yemin etmiş olanlardı!
Tutamadılar sözlerini.
Ben değilim makyajının akmasına sebep,
Sensin,
O,
...
3. kişi
Burada oturmuş bok yiyorum. Tadı inanın bana şu aciz hislerinizin ağzımın içinde yarattığı iğrenç kokudan daha kötü değil. Sizi dinlemek ne kadar da tanıdık. Bunları duyduğumda bir kez daha anlıyorum bu dünyada ne kadar az çeşit olduğumuzu. Bir kader varsa eğer, bu yalnızca aşkın, sevginin kaderi olmalıdır. Yoksa bu kadar benzerlik ahmaklıktan öte olamaz! Size diyorum kadın ve erkek, amacınız sadece birbirinizin üzerine çıkıp, zevk naraları atmak! Topu topu beşer dakikalık anlarsınız. Kim haklı? İkiniz de aynısınız, ikinizde ne istediğinizi anlamaya çalışıyorsunuz hâlâ. Seviyor ya da sevmiyor olduğunuzun farkında dahi değilsiniz. Ki bu önemli de değil. Sabah olduğunda salyalarınızın yastıktaki ıslaklığının kuruması kadar zamanlı bu gidişler, vazgeçişler! Gidip gelip aynı haltı yapmak, (bu bir halttır, yoksa pişman olunmazdı) asıl istediğiniz bu. Eğer olmasaydı bu can yanmaları, olmazdı anılar...
Hiç,
Köleliğinize saygı duymuyorum.
Hangi hayvanın kırması duygularınız bunlar, hayret!
Tek bir yol vardı en başta,
Ve siz saptınız...
Herkes saptı!
Bir gerçek varsa eğer,
O da
Şu sapkın sapıklığınızdır!
7 Eylül 2012 Cuma
5 Eylül 2012 Çarşamba
Böyle
nasıl biliyor musunuz.? Ciğerinize kadar inen, inim inim inleten bir
hasret var ve buna rağmen gık diyemiyorsunuz. Çünkü aranız bilmem kaç
kilometre kadar açık, bilmem kaç sarılma borçlusunuz da birbirinize,
deftere yazıyorsunuz. Allah'dan umudunuzu kesmeyip, 'yukarıdakine
bağlıyız'lı teslimlerde bulunuyorsunuz. Sonra ahbabın biri gelip, tez
elden kavuşmanızı diliyor ama bilmiyor ki; bazı kavuşmaların ya kör, ya
topal olduğunu.. Anlamıyorsunuz.
4 Eylül 2012 Salı
Keşke aradığında açsaydım, ya da keşke o mesaja cevap verseydim diyerek yaşadığım kaç an oldu hatırlayamıyorum. Susmam gerektiğinde yapsaydım bunu, konuşmasaydım bir şeyi çözecek gibi.. Ne çok yıprandık, başladığımız yerin ne kadar uzağındaydık ayrılmaya karar verdiğimizde.Sen ne yana gittin ben yolun neresinde yol oldum, yok oldum yoruldum. Neden beklemedik birbirimizi, nasıl gereken tek şey derin bir nefes almakken son nefes dediğiniz şeyi birbirimizden geçerken verdik. Ne desem nasıl anlatsam bilmiyorum, uykusuzum,yorgunum. Hala aşığım..Neresindeysen söyle hayatın, şehrin.. Öleceğimi bilsem de bir sensizlik halinde, söz.. Ben geçerken seni alırım..
Neden bilmiyorum, bir yerlerde konuşabilirdik ama o bana bunu yazarak söylemeyi tercih etti. Telefonu elime aldığımda ve oradaki "bitti" yazısını gördüğümde düşündüğüm ilk şey neden bittiği değil, neden bu şekilde aptal bir mesajla bitirdiğiydi. Anlamsız ve boş bir kaç dakikalık düşünmeden sonra ona cevap yazdım. Sende bitti sevgilim, ben de aşk zaten var, Acı yeni başlıyor..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)